Canım Ailem'in 3 Güzel Kız Kardeşi
Dizide üçünün de ortak noktası aşık oldukları erkekle mutlu bir yuva kurmak. Çok iyi Adana yemekleri yapan, Adana şivesini çok iyi konuşan üç kız kardeş ile diziyi ve set arkasını konuştuk
Son dönemlerin en parlak dizilerinden biri Canım Ailem. Yayınlandığı ilk hafta bile reytingleri ilk sıralarda olan dizi, birbirinden yetenekli oyuncularıyla dikkat çekiyor. Uğur Yücel ve Ozan Güven’in yanı sıra dizinin üç kız kardeşi, oyunculuklarıyla kısa sürede kendilerinden söz ettirmeyi başardı. ‘Samiiim seni öldürecem ha!’ diyen Meliha’ya Şebnem Bozoklu; neşeli ve talihsiz aşık Feride’ye Ezgi Mola ve güzeller güzeli Seyhan’a Funda Eryiğit hayat veriyor. Üç oyuncu da dizilerinin kısa sürede izleyicilerin gönlüne taht kurmasının heyecanını yaşıyor. Şebnem Bozoklu Adana şivesini o kadar iyi kullanıyor ki, sokakta kendisine rastlayanların ‘Adanalısınız herhalde?’ dediklerini anlatıyor. Ezgi Mola, daha önce rol aldığı dizilerdeki karakterlerin unutulduğunu, Feride’nin çok sevildiğini söylüyor. Funda Eryiğit ise ilk dizisi olmasına rağmen tanınmaya başlandığını belirtiyor. Üç kız kardeşi canlandırsalar da üç oyuncunun yaşları aslında birbirine çok yakın. İşte Canım Ailem’in çok sevilen üç kız kardeşi...
KİMİ SAKİN KİMİ HEYECANLI
Dizideki karakterlerinizi anlatır mısınız?
Şebnem Bozoklu: Şeker gibi bir kız Meliha. Keşke ablam olsa. Çok anaç ve toparlayıcı. Kendi hayatını hiç düşünmeden iki kardeşine adamış bir kadın. Nişanlısı Samim, düğün ve çeyiz için toplanan parayı İstanbul’da gazinolarda yiyor ve uzaklara gidiyor. Meliha o zamandan sonra aşkla bütün ilişkisini koparıyor. Bütün dünyası kız kardeşleri oluyor. Ama hala Samim’e aşık.
Ezgi Mola: Ortanca kız kardeş Feride’yi oynuyorum. Dört yıldır sözlü bir ambulans hemşiresi Feride. Tutkuyla sözlüsüne aşık ama evliliğin sürekli ertelenmesinden dolayı çok üzgün. Temiz, saf ve şen şakrak bir kız.
Funda Eryiğit: Seyhan kızların en küçüğü. Ailenin bebeği gibi hala. Ailesi ona sorumluluk yüklemese de kendi sorumluluklarını bilen bir kız. Hayatta tutku arayan biri değil. Sakin ve heyecan aramayan, sahip olduklarıyla yetinen bir kız. Halim diye bir nişanlısı var, onu da seviyor ama sanki farklı bir heyecan yaşayacak gibi.
Canım Ailem ekibine nasıl dahil oldunuz?
Ş.B.: Kast ajansı sahibi Renda Güner beni arayıp diziden söz etti. ‘Uğur Yücel’in karşısındaki kadını bulamıyoruz, bize bir sahne çalışır mısın?’ dedi. Funda’nın nişanı sırasında Meliha’nın Samim’le ilk karşılaştığı sahneyi çalıştım. Çok güzel ama çok zor bir sahneydi. DVD’yi izledikten sonra dizinin yapım şirketi TMC’den Erol Avcı ve Uğur Bey beni çağırdı. Aslında pek umudum yoktu. Çünkü ben 29 yaşındayım ve dizide 45 yaşında bir kadını canlandıracaktım. Kendimi rol için küçük buldum. Ama bana inandılar ve riskli bir iş olmasına rağmen desteklediler.
F.E.: Ekibe en son dahil oldum. Çok apar topar ve benim için de sürpriz bir şekilde oldu. Deneme çekimi yapıldıktan sonra ertesi gün ekibin yemeğine çağrıldım. Ama hala olacağını düşünmüyordum. Çünkü ta yaz başından bu dizinin çekileceğini duymuştum ama oyuncu kadrosu çoktan kesinleşmiştir diye düşünüyordum. Kadroya girince çok şaşırdım.
E.M.: Son projelerin hepsinde Uğur Yücel ile çalıştım. Hırsız Polis dizisi, Hayatımın Kadınısın sinema filmi, Kolay Gelsin programı ve Canım Ailem. Bu dizinin benim açımdan sekiz aylık bir geçmişi var. Daha taslak aşamasındayken konuştuk. TMC’den yapımcı Erol Avcı diziden söz edip, bu dizi olana kadar başka bir işte rol almamamı rica etti. Ben de TMC gibi önemli bir şirketle çalışabilmek için Erol Bey’in sözüne güvenerek ‘Tamam, beklerim’ dedim. Bu arada yurtdışına gittim. Londra’da kaldım bir süre. Orada okula yazılacaktım ama hemen döndüm.
HEPİMİZ BİRBİRİMİZE SARILDIK
Dizinin senaryosunu okur okumaz ‘Bu iş tutar’ dediniz mi?
Ş.B.: Bir roman okur gibi okudum ilk bölüm senaryosunu ve bu çok rastlanan bir şey değil. Senaristimiz Selin Tunç çok özel bir yazar bence. Hikaye çok güzel ama bunun dışında beni asıl vuran tarafı çok gerçek ve samimi olması. Kafanızı çevirip sokağa baktığınız zaman gördüğünüz her şey var içinde. Oyuncu olarak genelde senaryodaki replikleri değiştirmek zorunda kalıyoruz. Ağzımıza oturmuyor sözler ya da doğal gelmiyor, kitap cümlesi gibi oluyor ama bu senaryoda öyle bir şey hiç yaşamadık. Sanki iki tane insan günlük hayatta konuşuyormuş gibi. Böyle sıcak ve samimi yazılması beni çok etkiliyor. İlk bölümü okurken oyuncular olarak güldük, ağladık, çok eğlendik.
İnanarak başladınız ama ekranda nasıl göründüğünü merak ediyordunuz herhalde...
E.M.: İlk bölümü bütün ekip hep beraber izledik. O ilk bölüm genelde birlikte izlenir. Herkes yanında sevdiği birilerini getirir ve genelde objektif yorumlar orada yapılır. İzlemeye başladıktan sonra herkesin gözlerinin içi gülüyordu. Kaliteli bir iş yaptığımızı gördük.
Ş.B.: Çok kalabalık seyrettik. Saat 20.00’de yayınlanacaktı. O kadar heyecanlıydım ki bir türlü o saat gelmek bilmedi. Çünkü çok çalıştık ve ne çıktığını merak ediyorduk.
F.E.: Zaten yayınlandıktan sonra baktım herkes birbirine sarılıyor ve ‘Olacak bu iş’ diyor.
HEMEN EKŞİ SÖZLÜK OKUDUM
lYakınlarınızın tepkisi nasıl oldu?
E.M.: Benimkiler bütün işlerimi takip eder. İlk bölümü izledikten sonra babam ‘Ezgi, seni de merak ettim ama asıl dizinin geri kalanını merak ediyorum. Çok kaliteli bir dizide rol alıyorsun. Çok gururlandım’ dedi. Neredeyse bütün aile dostlarımız aradı. Hiç televizyon izlemeyen insanlardan bile çok güzel sözler duydum. Hatta ‘Bu dizi televizyonu açmamı sağladı’ diyen bile oldu.
Ş.B.: İlk bölümün yayınlanmasından sonra ertesi gün, internetten Ekşi Sözlük’e girdim. Diziyle ilgili muhteşem şeyler yazıyordu. Sadece orada değil, birçok forum sitesinde de. İnsanlardan da çok güzel sözler duyunca kendimizi çok iyi hissettik.
F. E.: Ben de kendimi ilk kez izledim. Çok gergindim izlerken. Sonra telefonlar gelmeye başlayınca rahatladım.
Funda Eryiğit: Uğur Yücel ile karşılıklı topu topu dört cümle konuştuğumuz sahneler var ama ben heyecanla o sahneleri bekliyorum
Adana sözlüğünden kelime çalışıyorum
Adana şiveniz çok beğenildi, nasıl çalıştınız?
Ş.B.: Oynayacağım kadının Adanalı olduğunu biliyordum. İlk defa seçmeye gittiğimde şive yapmadım. Çünkü uzun süredir İstanbul’da yaşadıklarını biliyordum. Çok koyu bir şive olmaz diye düşündüm. Sonra baktım ki Uğur Abi çatır çatır Adanalı gibi konuşuyor ve bunu muhteşem yapıyor. Biz de karar verdik, bu kadın da şivesinden Adanalı olduğunu belli etsin dedik.
E.M.: Kardeşler için bu söz konusu değil. Çünkü yaş grubu olarak baktığınızda artık Adana’da bizim yaşıtlarımız şiveyi az taşıyor. Ama mesela Meliha da isterse dışarıda şivesiz konuşabilir, evde tercih ettiği ve kendisini rahat hissettiği için öyle konuşuyor.
Ş.B.: Adana’da da zaten bölgelere göre şive farklılık gösteriyor. Mesela liseye giden bir çocuk şivesiz konuşurken annesi şiveli konuşuyor. Ben de biraz İstanbul’da çözülmüş olsun istedim. Ama ben o dilin melodisini çok seviyorum. Onu tutmaya çalışıyorum. En çok kullanmayı sevdiğim sözler ‘Eşkere konuşma.’ Eşkere, bugüne kadar kullanmadığım bir kelimeydi ama şimdi bayılıyorum, çok hoşuma gidiyor. Boşa konuşmak anlamında kullanılıyor. İnternette bir tane Adana sözlüğü buldum. Ona bakıyorum. Geçen orada ‘Duzsuz duzsuz konuşma’ dedim. Yani böyle abuk sabuk konuşma demek.
Adanalılardan nasıl tepkiler geliyor?
Ş.B.: Yolda, yemek yediğim yerlerde insanlar yanıma gelip ‘Siz Adanalı mısınız? Çok güzel konuşuyorsunuz’ diyor. Böyle demeleri de çok hoşuma gidiyor.
Ezgi Mola: Sette çok eğleniyoruz. Zaten öbür türlü olsa ortaya bu kadar başarılı bir iş çıkmaz. Aramızda bir ego savaşı asla yok
Uğur Yücel, karşımızda ilaç gibi set dışında ise çok babacan
Dizide usta oyuncu Uğur Yücel ile birlikte oynuyorsunuz. Onunla çalışmak nasıl?
F.E.: Uğur Abiyle benim sahnelerim hep kalabalıktaydı. Topu topu karşılıklı 3-4 cümle konuştuğumuz sahneler var ama ben heyecanla o sahneleri bekliyorum. İlginç bir enerjisi var oynarken, gözlerinden alıyorsunuz onu. Bazen oyundan kopup onu izlemeye başlıyorum. Umarım daha çok karşılıklı sahnemiz olur. Set dışında da çok babacan bir tavrı var.
Ş.B.: Oyuncunun halinden çok iyi anlıyor. Hem oyuncu, hem yönetmen, hem sinemacı. Sizin bir sahneyi çekerken hissedebileceğiniz gerginliği dakikalar öncesinden anlayıp onu yok etmek için her şeyi yapan bir adam. Muhteşem bir oyuncu olmasının yanı sıra muhteşem de bir oyuncu koçu. Karşısında oynamak çok güzel ve bunu sizin için kolaylaştırıyor. İlaç gibi bir şey. Çok zor sahnelerim oldu, acaba yapabilecek miyim dediğim. Onun sayesinde altından kalktım. Çok büyük bir şans bence bizim için.
E.M.: Uğur Abi ile çalıştıkça ‘İyi ki oyuncuyum’ diyorum.
29 yaşındasınız ama dizide canlandırdığınız Meliha karakteri 45 yaşında. Yaşınızı büyük göstermek için neler yaptınız?
Ş.B.: Rol için kendimde değişiklik yapmak istiyordum. Saçlarımı önce kızıla boyatmayı düşündüm. Ama Uğur Abi’nin tavsiyesi üzerine saçıma meç yaptırdım. Bence bu saç hakikaten Meliha’ya çok yakışıyor. Görsel olarak aslında kendimi Meliha olarak pek düşünemiyordum ama bu saç şekli, kıyafetleri ve takılarıyla çok güzel uydu. Bir de Meliha’nın çenesinden enerjisi var. O yüzden rol gereği genelde kafamı kaldırıp konuşuyorum.
Şebnem Bozoklu: Dizide 45 yaşında bir kadını canlandırıyorum. Büyük görünmek için Uğur Yücel’in tavsiyesiyle saçıma meç yaptırdım
KİM BUNLAR?
ŞEBNEM BOZOKLU: 29 yaşındaki Bozoklu, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne ve Oyunculuk Anasanat Dalı Oyunculuk Bölümü’nde dört yıl okudu. Ancak tezini tamamlamadan İstanbul’a döndü. Müjdat Gezen Sanat Tiyatrosu’na girdi. ‘İyi ki girmişim çünkü orada Ezgi (Mola) ile tanıştım’ diyen oyuncu daha önce Selena ve Derman dizilerinde oynadı. Canım Ailem üçüncü dizisi.
FUNDA ERYİĞİT: 24 yaşındaki oyuncu lisede amatör olarak tiyatroyla ilgilense de İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okudu. Okul döneminde aynı zamanda çocuk tiyatrosunda rol almaya devam etti. Oyuncu olmaya karar vermişti ama yine de okulunu bitirdikten sonra konservatuar tiyatro bölümüne girdi. Halen üçüncü sınıf öğrencisi olan Eryiğit, uluslararası ilişkiler eğitiminin kendisine güzel bir vizyon kazandırdığını, algılarını değiştirdiğini düşünüyor.
EZGİ MOLA: 25 yaşındaki oyuncu, 2000 yılında Akademi İstanbul’da okuduktan sonra lise yıllarında kurslarına gittiği Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni kazandı. Lise ikinci sınıfa giderken Kartal Tibet’in yönettiği Karate Can ile ilk TV dizisi deneyimini kazandı. Ardından Unutma Beni, Sultan Makamı, Görünmez Adam dizilerinde rol aldı. Hırsız Polis Mola’nın izleyiciler tarafından en çok tanındığı dizi oldu. Organize İşler, Hokkabaz, Hayatımın Kadınısın adlı sinema filmlerinde de oynayan Mola, oyunculuk serüvenine Canım Ailem ile devam ediyor.
Sette gülmekten ölüyoruz!
Sette neler yaşanıyor?
E.M.: Çok eğleniyoruz. Zaten öbür türlü olsa bu kadar başarılı bir iş çıkmaz ortaya. Bir ego savaşı yok asla. Herkes kolektif bir iş yaptığının farkında. Uğur Abi bile böyle görüyor. Ozan (Güven) çok komik biri. Uğur Abi ile yan yana geldikleri zaman gerçekten sanki 18 yaşında iki delikanlı gibi neşe saçıyorlar. Ölüyoruz gülmekten. Fırsat buldukça iki arada bir derede hemen gülecek bir şeyler buluyoruz. Böyle olunca sette vakit geçirmekten de çok keyif alıyoruz. Gece-nin üçünde Emirgan’da bir bankta üç kişi fısır fısır konuşup gülmeye başlıyoruz, sonra bir bakıyoruz 23 kişi olmuşuz.
Ş.B.: Çok eğlenceli herkes. Sette yaptığı işten eğlenen kişilerin olması çok güzel. Ezgi beni gülmekten öldürüyor. Çok iyi espri yapar. Durum komedyenidir.
E.M.: Üç, iki, bir deniliyor biz son anda ciddileşip sahneye giriyoruz.
l Çok iyi bir iş yaptığınıza inanıyorsunuz ama bazen reytingler düşük diye iyi diziler de yayından kalkıyor. Böyle bir endişe taşıyor musunuz?
E.M.: Bu dizinin reyting yüzünden yayından kalkacağına hiç inanmıyorum. Eğer gerçekten reyting yüzünden kaldırılırsa dengelerde bir sorun olduğunu düşünürüm. Ukalalık olarak algılanmasın ama bu işin gerçekten kaliteli, samimi ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Kanal da bu anlamda dizimizden memnun bence.
Ş.B.: Hakikaten inanılmaz bir özen var. Dizide biz Adanalıyız. Senarist Selin Tunç gerçekten Adana’da insanların nasıl konuştuğunu, neler pişirdiğini, birbirlerine nasıl davrandığını araştırarak yazıyor. Umarım herkes bu özeni fark eder.
Dekor olarak hazırlanan yemekleri biz aşırıyoruz
Artık sokaklarda insanlar sizi tanıyor...
F.E.: Beni hala tanıyan pek çıkmıyor. Bir kere otobüste bir teyze tanıdı. ‘Dizinizi çok beğeniyoruz’ filan dedi. Öyle söyleyince çevremizdekilerin hepsi bana baktı. Ben de utanıp biraz saklanmaya çalıştım (gülüyor).
E.M.: Başka yerlerde oynarken bana o ismimle sesleniyorlardı sokakta. Şimdi hemen Canım Ailem, Feride filan diyorlar. Takip etmeleri ve o isme ısınmaları beni çok sevindiriyor.
Ş.B.: Arkamdan sürekli ‘Samiiim’ diye bağırıyorlar.
Dizinin yemek sahneleri de meşhur...
E.M.: Askerde olan bir arkadaşım var. Telefon edip ‘Ezgi bütün tabur çöküşe geçtik. O yemekleri göstermeyin’ diyor. Sanat grubu nasıl özene bezene çalışıyor. Genelde onlar dekor diye yenmez ama biz sürekli aşırıyoruz.
Ş.B.: Kayıt diyene kadar yemeye devam ediyoruz (gülüyor).
Dizide üçünün de ortak noktası aşık oldukları erkekle mutlu bir yuva kurmak. Çok iyi Adana yemekleri yapan, Adana şivesini çok iyi konuşan üç kız kardeş ile diziyi ve set arkasını konuştuk
Son dönemlerin en parlak dizilerinden biri Canım Ailem. Yayınlandığı ilk hafta bile reytingleri ilk sıralarda olan dizi, birbirinden yetenekli oyuncularıyla dikkat çekiyor. Uğur Yücel ve Ozan Güven’in yanı sıra dizinin üç kız kardeşi, oyunculuklarıyla kısa sürede kendilerinden söz ettirmeyi başardı. ‘Samiiim seni öldürecem ha!’ diyen Meliha’ya Şebnem Bozoklu; neşeli ve talihsiz aşık Feride’ye Ezgi Mola ve güzeller güzeli Seyhan’a Funda Eryiğit hayat veriyor. Üç oyuncu da dizilerinin kısa sürede izleyicilerin gönlüne taht kurmasının heyecanını yaşıyor. Şebnem Bozoklu Adana şivesini o kadar iyi kullanıyor ki, sokakta kendisine rastlayanların ‘Adanalısınız herhalde?’ dediklerini anlatıyor. Ezgi Mola, daha önce rol aldığı dizilerdeki karakterlerin unutulduğunu, Feride’nin çok sevildiğini söylüyor. Funda Eryiğit ise ilk dizisi olmasına rağmen tanınmaya başlandığını belirtiyor. Üç kız kardeşi canlandırsalar da üç oyuncunun yaşları aslında birbirine çok yakın. İşte Canım Ailem’in çok sevilen üç kız kardeşi...
KİMİ SAKİN KİMİ HEYECANLI
Dizideki karakterlerinizi anlatır mısınız?
Şebnem Bozoklu: Şeker gibi bir kız Meliha. Keşke ablam olsa. Çok anaç ve toparlayıcı. Kendi hayatını hiç düşünmeden iki kardeşine adamış bir kadın. Nişanlısı Samim, düğün ve çeyiz için toplanan parayı İstanbul’da gazinolarda yiyor ve uzaklara gidiyor. Meliha o zamandan sonra aşkla bütün ilişkisini koparıyor. Bütün dünyası kız kardeşleri oluyor. Ama hala Samim’e aşık.
Ezgi Mola: Ortanca kız kardeş Feride’yi oynuyorum. Dört yıldır sözlü bir ambulans hemşiresi Feride. Tutkuyla sözlüsüne aşık ama evliliğin sürekli ertelenmesinden dolayı çok üzgün. Temiz, saf ve şen şakrak bir kız.
Funda Eryiğit: Seyhan kızların en küçüğü. Ailenin bebeği gibi hala. Ailesi ona sorumluluk yüklemese de kendi sorumluluklarını bilen bir kız. Hayatta tutku arayan biri değil. Sakin ve heyecan aramayan, sahip olduklarıyla yetinen bir kız. Halim diye bir nişanlısı var, onu da seviyor ama sanki farklı bir heyecan yaşayacak gibi.
Canım Ailem ekibine nasıl dahil oldunuz?
Ş.B.: Kast ajansı sahibi Renda Güner beni arayıp diziden söz etti. ‘Uğur Yücel’in karşısındaki kadını bulamıyoruz, bize bir sahne çalışır mısın?’ dedi. Funda’nın nişanı sırasında Meliha’nın Samim’le ilk karşılaştığı sahneyi çalıştım. Çok güzel ama çok zor bir sahneydi. DVD’yi izledikten sonra dizinin yapım şirketi TMC’den Erol Avcı ve Uğur Bey beni çağırdı. Aslında pek umudum yoktu. Çünkü ben 29 yaşındayım ve dizide 45 yaşında bir kadını canlandıracaktım. Kendimi rol için küçük buldum. Ama bana inandılar ve riskli bir iş olmasına rağmen desteklediler.
F.E.: Ekibe en son dahil oldum. Çok apar topar ve benim için de sürpriz bir şekilde oldu. Deneme çekimi yapıldıktan sonra ertesi gün ekibin yemeğine çağrıldım. Ama hala olacağını düşünmüyordum. Çünkü ta yaz başından bu dizinin çekileceğini duymuştum ama oyuncu kadrosu çoktan kesinleşmiştir diye düşünüyordum. Kadroya girince çok şaşırdım.
E.M.: Son projelerin hepsinde Uğur Yücel ile çalıştım. Hırsız Polis dizisi, Hayatımın Kadınısın sinema filmi, Kolay Gelsin programı ve Canım Ailem. Bu dizinin benim açımdan sekiz aylık bir geçmişi var. Daha taslak aşamasındayken konuştuk. TMC’den yapımcı Erol Avcı diziden söz edip, bu dizi olana kadar başka bir işte rol almamamı rica etti. Ben de TMC gibi önemli bir şirketle çalışabilmek için Erol Bey’in sözüne güvenerek ‘Tamam, beklerim’ dedim. Bu arada yurtdışına gittim. Londra’da kaldım bir süre. Orada okula yazılacaktım ama hemen döndüm.
HEPİMİZ BİRBİRİMİZE SARILDIK
Dizinin senaryosunu okur okumaz ‘Bu iş tutar’ dediniz mi?
Ş.B.: Bir roman okur gibi okudum ilk bölüm senaryosunu ve bu çok rastlanan bir şey değil. Senaristimiz Selin Tunç çok özel bir yazar bence. Hikaye çok güzel ama bunun dışında beni asıl vuran tarafı çok gerçek ve samimi olması. Kafanızı çevirip sokağa baktığınız zaman gördüğünüz her şey var içinde. Oyuncu olarak genelde senaryodaki replikleri değiştirmek zorunda kalıyoruz. Ağzımıza oturmuyor sözler ya da doğal gelmiyor, kitap cümlesi gibi oluyor ama bu senaryoda öyle bir şey hiç yaşamadık. Sanki iki tane insan günlük hayatta konuşuyormuş gibi. Böyle sıcak ve samimi yazılması beni çok etkiliyor. İlk bölümü okurken oyuncular olarak güldük, ağladık, çok eğlendik.
İnanarak başladınız ama ekranda nasıl göründüğünü merak ediyordunuz herhalde...
E.M.: İlk bölümü bütün ekip hep beraber izledik. O ilk bölüm genelde birlikte izlenir. Herkes yanında sevdiği birilerini getirir ve genelde objektif yorumlar orada yapılır. İzlemeye başladıktan sonra herkesin gözlerinin içi gülüyordu. Kaliteli bir iş yaptığımızı gördük.
Ş.B.: Çok kalabalık seyrettik. Saat 20.00’de yayınlanacaktı. O kadar heyecanlıydım ki bir türlü o saat gelmek bilmedi. Çünkü çok çalıştık ve ne çıktığını merak ediyorduk.
F.E.: Zaten yayınlandıktan sonra baktım herkes birbirine sarılıyor ve ‘Olacak bu iş’ diyor.
HEMEN EKŞİ SÖZLÜK OKUDUM
lYakınlarınızın tepkisi nasıl oldu?
E.M.: Benimkiler bütün işlerimi takip eder. İlk bölümü izledikten sonra babam ‘Ezgi, seni de merak ettim ama asıl dizinin geri kalanını merak ediyorum. Çok kaliteli bir dizide rol alıyorsun. Çok gururlandım’ dedi. Neredeyse bütün aile dostlarımız aradı. Hiç televizyon izlemeyen insanlardan bile çok güzel sözler duydum. Hatta ‘Bu dizi televizyonu açmamı sağladı’ diyen bile oldu.
Ş.B.: İlk bölümün yayınlanmasından sonra ertesi gün, internetten Ekşi Sözlük’e girdim. Diziyle ilgili muhteşem şeyler yazıyordu. Sadece orada değil, birçok forum sitesinde de. İnsanlardan da çok güzel sözler duyunca kendimizi çok iyi hissettik.
F. E.: Ben de kendimi ilk kez izledim. Çok gergindim izlerken. Sonra telefonlar gelmeye başlayınca rahatladım.
Funda Eryiğit: Uğur Yücel ile karşılıklı topu topu dört cümle konuştuğumuz sahneler var ama ben heyecanla o sahneleri bekliyorum
Adana sözlüğünden kelime çalışıyorum
Adana şiveniz çok beğenildi, nasıl çalıştınız?
Ş.B.: Oynayacağım kadının Adanalı olduğunu biliyordum. İlk defa seçmeye gittiğimde şive yapmadım. Çünkü uzun süredir İstanbul’da yaşadıklarını biliyordum. Çok koyu bir şive olmaz diye düşündüm. Sonra baktım ki Uğur Abi çatır çatır Adanalı gibi konuşuyor ve bunu muhteşem yapıyor. Biz de karar verdik, bu kadın da şivesinden Adanalı olduğunu belli etsin dedik.
E.M.: Kardeşler için bu söz konusu değil. Çünkü yaş grubu olarak baktığınızda artık Adana’da bizim yaşıtlarımız şiveyi az taşıyor. Ama mesela Meliha da isterse dışarıda şivesiz konuşabilir, evde tercih ettiği ve kendisini rahat hissettiği için öyle konuşuyor.
Ş.B.: Adana’da da zaten bölgelere göre şive farklılık gösteriyor. Mesela liseye giden bir çocuk şivesiz konuşurken annesi şiveli konuşuyor. Ben de biraz İstanbul’da çözülmüş olsun istedim. Ama ben o dilin melodisini çok seviyorum. Onu tutmaya çalışıyorum. En çok kullanmayı sevdiğim sözler ‘Eşkere konuşma.’ Eşkere, bugüne kadar kullanmadığım bir kelimeydi ama şimdi bayılıyorum, çok hoşuma gidiyor. Boşa konuşmak anlamında kullanılıyor. İnternette bir tane Adana sözlüğü buldum. Ona bakıyorum. Geçen orada ‘Duzsuz duzsuz konuşma’ dedim. Yani böyle abuk sabuk konuşma demek.
Adanalılardan nasıl tepkiler geliyor?
Ş.B.: Yolda, yemek yediğim yerlerde insanlar yanıma gelip ‘Siz Adanalı mısınız? Çok güzel konuşuyorsunuz’ diyor. Böyle demeleri de çok hoşuma gidiyor.
Ezgi Mola: Sette çok eğleniyoruz. Zaten öbür türlü olsa ortaya bu kadar başarılı bir iş çıkmaz. Aramızda bir ego savaşı asla yok
Uğur Yücel, karşımızda ilaç gibi set dışında ise çok babacan
Dizide usta oyuncu Uğur Yücel ile birlikte oynuyorsunuz. Onunla çalışmak nasıl?
F.E.: Uğur Abiyle benim sahnelerim hep kalabalıktaydı. Topu topu karşılıklı 3-4 cümle konuştuğumuz sahneler var ama ben heyecanla o sahneleri bekliyorum. İlginç bir enerjisi var oynarken, gözlerinden alıyorsunuz onu. Bazen oyundan kopup onu izlemeye başlıyorum. Umarım daha çok karşılıklı sahnemiz olur. Set dışında da çok babacan bir tavrı var.
Ş.B.: Oyuncunun halinden çok iyi anlıyor. Hem oyuncu, hem yönetmen, hem sinemacı. Sizin bir sahneyi çekerken hissedebileceğiniz gerginliği dakikalar öncesinden anlayıp onu yok etmek için her şeyi yapan bir adam. Muhteşem bir oyuncu olmasının yanı sıra muhteşem de bir oyuncu koçu. Karşısında oynamak çok güzel ve bunu sizin için kolaylaştırıyor. İlaç gibi bir şey. Çok zor sahnelerim oldu, acaba yapabilecek miyim dediğim. Onun sayesinde altından kalktım. Çok büyük bir şans bence bizim için.
E.M.: Uğur Abi ile çalıştıkça ‘İyi ki oyuncuyum’ diyorum.
29 yaşındasınız ama dizide canlandırdığınız Meliha karakteri 45 yaşında. Yaşınızı büyük göstermek için neler yaptınız?
Ş.B.: Rol için kendimde değişiklik yapmak istiyordum. Saçlarımı önce kızıla boyatmayı düşündüm. Ama Uğur Abi’nin tavsiyesi üzerine saçıma meç yaptırdım. Bence bu saç hakikaten Meliha’ya çok yakışıyor. Görsel olarak aslında kendimi Meliha olarak pek düşünemiyordum ama bu saç şekli, kıyafetleri ve takılarıyla çok güzel uydu. Bir de Meliha’nın çenesinden enerjisi var. O yüzden rol gereği genelde kafamı kaldırıp konuşuyorum.
Şebnem Bozoklu: Dizide 45 yaşında bir kadını canlandırıyorum. Büyük görünmek için Uğur Yücel’in tavsiyesiyle saçıma meç yaptırdım
KİM BUNLAR?
ŞEBNEM BOZOKLU: 29 yaşındaki Bozoklu, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne ve Oyunculuk Anasanat Dalı Oyunculuk Bölümü’nde dört yıl okudu. Ancak tezini tamamlamadan İstanbul’a döndü. Müjdat Gezen Sanat Tiyatrosu’na girdi. ‘İyi ki girmişim çünkü orada Ezgi (Mola) ile tanıştım’ diyen oyuncu daha önce Selena ve Derman dizilerinde oynadı. Canım Ailem üçüncü dizisi.
FUNDA ERYİĞİT: 24 yaşındaki oyuncu lisede amatör olarak tiyatroyla ilgilense de İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okudu. Okul döneminde aynı zamanda çocuk tiyatrosunda rol almaya devam etti. Oyuncu olmaya karar vermişti ama yine de okulunu bitirdikten sonra konservatuar tiyatro bölümüne girdi. Halen üçüncü sınıf öğrencisi olan Eryiğit, uluslararası ilişkiler eğitiminin kendisine güzel bir vizyon kazandırdığını, algılarını değiştirdiğini düşünüyor.
EZGİ MOLA: 25 yaşındaki oyuncu, 2000 yılında Akademi İstanbul’da okuduktan sonra lise yıllarında kurslarına gittiği Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni kazandı. Lise ikinci sınıfa giderken Kartal Tibet’in yönettiği Karate Can ile ilk TV dizisi deneyimini kazandı. Ardından Unutma Beni, Sultan Makamı, Görünmez Adam dizilerinde rol aldı. Hırsız Polis Mola’nın izleyiciler tarafından en çok tanındığı dizi oldu. Organize İşler, Hokkabaz, Hayatımın Kadınısın adlı sinema filmlerinde de oynayan Mola, oyunculuk serüvenine Canım Ailem ile devam ediyor.
Sette gülmekten ölüyoruz!
Sette neler yaşanıyor?
E.M.: Çok eğleniyoruz. Zaten öbür türlü olsa bu kadar başarılı bir iş çıkmaz ortaya. Bir ego savaşı yok asla. Herkes kolektif bir iş yaptığının farkında. Uğur Abi bile böyle görüyor. Ozan (Güven) çok komik biri. Uğur Abi ile yan yana geldikleri zaman gerçekten sanki 18 yaşında iki delikanlı gibi neşe saçıyorlar. Ölüyoruz gülmekten. Fırsat buldukça iki arada bir derede hemen gülecek bir şeyler buluyoruz. Böyle olunca sette vakit geçirmekten de çok keyif alıyoruz. Gece-nin üçünde Emirgan’da bir bankta üç kişi fısır fısır konuşup gülmeye başlıyoruz, sonra bir bakıyoruz 23 kişi olmuşuz.
Ş.B.: Çok eğlenceli herkes. Sette yaptığı işten eğlenen kişilerin olması çok güzel. Ezgi beni gülmekten öldürüyor. Çok iyi espri yapar. Durum komedyenidir.
E.M.: Üç, iki, bir deniliyor biz son anda ciddileşip sahneye giriyoruz.
l Çok iyi bir iş yaptığınıza inanıyorsunuz ama bazen reytingler düşük diye iyi diziler de yayından kalkıyor. Böyle bir endişe taşıyor musunuz?
E.M.: Bu dizinin reyting yüzünden yayından kalkacağına hiç inanmıyorum. Eğer gerçekten reyting yüzünden kaldırılırsa dengelerde bir sorun olduğunu düşünürüm. Ukalalık olarak algılanmasın ama bu işin gerçekten kaliteli, samimi ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Kanal da bu anlamda dizimizden memnun bence.
Ş.B.: Hakikaten inanılmaz bir özen var. Dizide biz Adanalıyız. Senarist Selin Tunç gerçekten Adana’da insanların nasıl konuştuğunu, neler pişirdiğini, birbirlerine nasıl davrandığını araştırarak yazıyor. Umarım herkes bu özeni fark eder.
Dekor olarak hazırlanan yemekleri biz aşırıyoruz
Artık sokaklarda insanlar sizi tanıyor...
F.E.: Beni hala tanıyan pek çıkmıyor. Bir kere otobüste bir teyze tanıdı. ‘Dizinizi çok beğeniyoruz’ filan dedi. Öyle söyleyince çevremizdekilerin hepsi bana baktı. Ben de utanıp biraz saklanmaya çalıştım (gülüyor).
E.M.: Başka yerlerde oynarken bana o ismimle sesleniyorlardı sokakta. Şimdi hemen Canım Ailem, Feride filan diyorlar. Takip etmeleri ve o isme ısınmaları beni çok sevindiriyor.
Ş.B.: Arkamdan sürekli ‘Samiiim’ diye bağırıyorlar.
Dizinin yemek sahneleri de meşhur...
E.M.: Askerde olan bir arkadaşım var. Telefon edip ‘Ezgi bütün tabur çöküşe geçtik. O yemekleri göstermeyin’ diyor. Sanat grubu nasıl özene bezene çalışıyor. Genelde onlar dekor diye yenmez ama biz sürekli aşırıyoruz.
Ş.B.: Kayıt diyene kadar yemeye devam ediyoruz (gülüyor).